Cilt kanserleri gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada beyaz ırkta en sık görülen kanser türü olması sebebiyle halk sağlığı açısından çok önemlidir. Üzücü olan bir diğer nokta ise dünya ile paralel olarak ülkemizde de görülme sıklığı her geçen gün artmakta, görülme yaşıda giderek düşmektedir. Eskiden daha çok açık arazide çalışmış ileri yaştaki insanların hastalıyken, günümüzde sıkça modern genç-orta yaş şehir insanında da görülmektedir. Güneşin faydaları ve bronzlaşmanın zevki kadar, güneşin zararları konusunda insanları bilinçlenebilirsek bu önlenebilir bir sorundur. Solaryum cihazlarının olumsuz etkileride günümüzde net olarak ortaya konulmuştur. Özellikle açık renkli kişiler daha büyük risk altındadırlar.
Cilt kanserlerinin gelişmesinde genetik yatkınlığın dışındaki en büyük etken güneş ışınlarına direk maruziyettir.
Ülkemizin güneşli ayları bol, sıcak bir ülke olduğu düşünüldüğünde bizler için önemi bir kat artmaktadır. En önemli etkenin güneş ışınları olması sebebiyle, cilt kanserleri en sık yüz, el gibi açıkta kalan vücut bölgelerinde gelişmektedir. Baş-boyun bölgesinde ise özellikle burun, elmacık kemikleri üzeri, kulak ve alt dudak gibi daha fazla ışına maruz kalan çıkıntılı alanlarda görülmektedir. Özellikle risk altındaki grup ise; bronzlaşma çılgınlığına kapılan insanlar ile, açık arazide çalışan çiftçi-balıkçı gibi mesleki maruziyete kalan insanlardır.
Bir diğer önemli hususta ülkemizde genç-orta yaş gurupta görülen cilt kanseri sayısı çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı ister doğuştan var olsun isterse sonradan oluşmuş olsun, bu kanser öncüsü benler ve ben dışı cilt lezyonlarının tesbiti ve daha bu aşamada çıkarılarak riskin bertaraf edilmesi çok önemlidir. Vücudumuzdaki bir benin renginin veya biçiminin değişmesi, çevresiyle ilişkisnin değişmesi, düzensizleşmesi, yavrulaması, damarlanması, kanaması, boyutunun değişmesi veya üzerinde ikincil bir lezyonun oluşması ise bizler için artık alarm olmalı; bir kanser dönüşümünün gerçekleştiğini akla getirmelidir. Bu nedenle bizler kanser öncüsü lezyonlarının bu aşamadan önce tesbitinin daha önemi olduğunu; tesbit edildiğinde ise takibi yerine, alınarak riskin bertaraf edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu aşamada bu hastaları ilk gören pratisyen hekimlere ve dermatolog meslektaşlarımıza yönlendirici olarak büyük görev düşmektedir. Kanser olmaktan korkmamak ama geç kalmaktan korkmak gerekir. Cilt kanserlerinde çok geç kalınmadığı sürece tedavide başarı oranı çok yüksektir
Leave a Reply