Diş Teli Fiyatı Neye Göre Belirlenir?

Diş teli tedavisi yani ortodontik tedavi, günümüz insanları tarafından, çene yapısının bozulmasından kaynaklanan yamukluğun düzeltilmesine yardımcı olan diş telini kullanmaktadır. Özellikle günümüz gençleri bu tedavinin uygulanmasına ilgi gösteriyor çünkü dış görünüş onlar için önemlidir. Çocukluk döneminde, zararlı alışkanlık olarak tabir edilen parmak emme ve yalancı emzikler çene yapısının bozulmasına ve dişlerin biyolojik yapısının bozulmasına neden olur. 0-4 yaş arası çocuklar, parmak emme ve yalancı emzik emme alışkanlığını bırakmazlarsa, diş teli tedavisi bir hayli daha zor olur.diş teli fiyatı

Peki, ortodontik tedaviye ihtiyaç duyan herkes diş teli taktırmak istiyor fakat diş teli fiyatları nedir? Diş teli fiyatları neye göre belirlenir? Günümüz dünyasında çoğu insan maddi durum yetersizliğinden dolayı sağlık ihtiyaçlarını karşılayamamakta. Türkiye’den örnek verecek olursak, Sağlık Bakanlığı yasaları tarafından, ortodontik tedavinin sorunlu bir sağlık nedeni olmadığını ve tamamen özele giren bir harcama olmadığını ön sürüyor. Ayrıca devlet hastanelerinde 8 yaşın altındaki çocuklara diş teli uygulaması yapılmıyor. 18 yaşın üzerine de ücretli olarak yapılıyor. 8- 18 yaş aralığında ise bazı durumlarda diş telleri takılıyor ve 1.000 TL gibi bir ücret alınıyor. Ama sıra bekleme durumunun çok uzun sürdüğünden bahsediliyor. Yani aldığınız sıranın gelmesini beklediğiniz sırada 18 yaşınızı aşarsanız takılması ve SSK tarafından yüzdesinin devlet hastanelerinde karşılanmaması durumuyla karşılaşılabilir.

Tabii ki diş teli fiyatları; diş telinin boyutuna, cinsine ve kalitesine göre değişmekte. Genel olarak tercih edilecek yöntem ve ortodonti bozukluğa göre değişmekle birlikte, diş teli fiyatları 2.500 bin ve 6.000 bin TL arasındadır.Ayrıca bazı polikliniklerin 1500 tl ye kadar düşük fiyatlarda diş teli tedavisi yaptıklarını duymaktayız. Ayrıca muayeneye gitmeden de diş teli için bir fiyat söylemek hastaneler tarafınca doğru değildir çünkü işçilik parası ve diş teli parası ayrı ayrı hesaplanır.

Özetleyecek olursak, ortodontik tedavide diş teli fiyatlarının belirlenmesi için önce kişinin muayene olması gerekmektedir. Ufak bir tavsiye vermemiz gerekirse, diş teli tedavisine başlamadan önce, fazla para ödememeniz adına ufak çaplı bir araştırma yapmanız sizin yararınıza olacaktır.

Unutkanlık Neden Olur? Sebepleri ve Belirtileri Nelerdir?

Unutkanlık genellikle olağan bir durum gibi görünse de aslında bazı rahatsızlıkların ya da vücudun bazı hormon yetersizliklerinin habercisi olabilmektedir. Genellikle unutkanlık, yaş ilerledikçe ortaya çıkan bir durumdur. Alzheimer ve demans gibi nörolojik hastalıkların da hem nedeni hem de sonucu olarak gösterilmektedir. Unutkanlık durumu özellikle bazı durumlarda daha yoğun bir şekilde hissedilebilmektedir. Peki unutkanlık neden olur? Sebepleri ve belirtileri nelerdir?unutkanlık neden olur, unutkanlık nedenleri, unutkanlık belirtileri

Unutkanlık hastalığının sebepleri arasında sinir sistemi rahatsızlığı olabilir. Buna ek olarak; kafa travmaları, depresyon, kaygı bozuklukları, stres, teknolojik cihazlarla uzun süreler meşgul olmak, düzensiz beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni bozuklukları, kronik rahatsızlıklar, B12 ve D vitamini eksiklikleri, tiroid hormonu eksikliği ya da fazlalığı, uyuşturucu ve alkol gibi maddelerin kullanımı gibi unsurlar da unutkanlığa neden olabilmektedir.

Düzenli bir yaşam şekline sahip olmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, uykuyu iyi almak, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, sosyal ilişkilerde aktif ve canlı olmak, düzenli olarak egzersizler yapmak hafızayı zinde tutmak için önemlidir. Bunlara ek olarak bilgisayar, cep telefonu, sosyal iletişim araçları yani sosyal medya uygulamalarında fazla vakit geçirmemek, gün içerisinde bolca su tüketmek, hafızayı diri tutacak bulmacalar çözmek ya da şiir, metin ezberlemek, yeni bir dil öğrenmek gibi unsurlar da hafızayı güçlendirecektir.

Unutkanlık rahatsızlığının ortaya çıkması fiziksel ve psikolojik nedenlerden dolayı olabilir. Özellikle yoğun ve stresli bir iş ortamına sahip olan bireylerde bu rahatsızlık daha sık görülmektedir. Unutkanlık durumunun ileri derecede olduğunu düşünen bireyler hastanelerin psikoloji ya da nöroloji bölümlerine başvurabilir. Burada yapılacak muayeneler neticesinde unutkanlığın ne derece olduğu ve nasıl bir tedavi izlenmesi gerektiği teşhis edilecektir. Unutkanlık hayat kalitesini doğrudan etkileyen bir unsur olduğundan böylesi bir durumun ertelenmemesi gerekir. Sürecin uzaması hastalığın ciddiyetini artırabilir. Unutkanlık tedavisinde rahatsızlığın derecesine ve evresine göre ilaç tedavisi uygulanabilir. İlaç psikiyatri ilaçları ya da vitamin ilaçları olabilir. Burada hastalığın ne gibi bir evrede olduğu belirleyici unsur olacaktır.

Migren Nedir? Belirtileri Nelerdir? Migreni Tetikleyen Faktörler Nelerdir?

Migren sıradan bir baş ağrısı değildir. Nörolojik bir hastalık olup tedavisi mümkündür. Özellikle son 10 yılda doktora başvuranların en sık şikâyet ettiği konulardan biridir. Cinsiyet, yaş, yaşam biçimi gibi birçok durum migrene neden olabilir.

Migren hormonları genç yaşlarda daha aktif olup kadınlarda görülme olasılığı erkeklere oranla 3 kat fazladır. Ataklar halinde baş ağrıları görülüyorsa bu muhtemelen migrendir. Ataklar kimi zaman yılda 1-2 kez görülebilirken kimi zaman ise ayda birkaç kez görülebilmektedir. Çoğu oldukça şiddetli geçmektedir. Şiddetli olmasının en büyük nedenlerinden biri ses ve ışığa duyarlılıktır. Ağrı ile birlikte mide bulantısı ve kusmalar da yaşanabilmektedir. Kişiler haliyle bu durumlarda rutin işlerini yapmada zorluklar yaşamaktadır. Peki başlıca migren belirtileri nelerdir?migren nedir, migren ağrısı, migren nedenleri nelerdir

  • En büyük belirti elbette ki şiddetli bir baş ağrısıdır. Bu ağrı öyle şiddetlidir ki fonksiyonlar işleyişi dahi etkilenebilmektedir. Bu durumda migren ağrısı çekenlerin karanlık bir ortamda uyuyup dinlenmesi tavsiye edilmektedir.
  • Baş ağrıları başın tek bir noktasında toplanabilir. Zaman zaman ağrının bulunduğu bölge değişse de ağrı tek bir yerde toplanmaktadır. Kimi zaman ağrı göze ve kulak çevresine kadar inebilmektedir.
  • Migren atağı gelmeden önce depresif haller görülebilir. Kişi durgun, donuk ve düşünceli bir hale bürünebilir. Dikkat dağınıklığı, kelime bulmada güçlük ve düşüncelerde yavaşlama gibi prodrom dönemi yaşanabilir.
  • Atak ilk başladığında hastalar parıldayan ışıklar görebilir, ellerinde, dillerinde ve çenelerinde karıncalanma hissedebilirler.

Migreni birçok faktör tetikleyebilir. Kadınlarda gebelik ve menopoz dönemi öncesi, adet öncesi gibi hormonal değişiklerin yoğun olduğu dönemlerde migren tetiklenebilir. Şarap başta olmak üzere alkollü içecekler, kafeinli içecekler de migreni tetikleyen unsurlardandır. Eğer kişinin iş ya da özel yaşamı stresli ise migren riski artmaktadır. Yoğun bir parlak ışığa maruz kalınıyorsa ya da yüksek sese maruz kalınıyorsa da migren riski mevcut demektir. Son olarak uyku düzeni de en büyük tetikleyicilerden biridir. Az uyumak, fazla uyumak ya da jet lag yaşamak da migren ataklarına neden olabilecek durumlar arasındadır.

Polikistik Over Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Diyeti Nasıl Yapılır?

Kadınlarda en çok görülen hormonal bozuklukların başında Polikistik over sendromu yer almaktadır. Bu sendrom genellikle uzun süre adet görememe ile başlar ve düzensizlikler ile iyice belirgin bir hal alır. Tedavi edilmediği, önlem alınmadığı zamanlarda çeşitli rahatsızlıkları beraberinde getirebilir.polikistik over sendromu, polikistik over sendromu ne demek, polikistik over sendromu belirtisi

Polikistik over sendromu yumurtalıklarda küçük ve iyi huylu kistlerin gelişmesini ifade etmektedir. Bu kistler; adet düzensizliğini, kilo artışını, tüylenmeyi, sivilce oluşumunu beraberinde getirmektedir. Polikistik over sendromu yumurtlama düzeninin bozulmasına kadar ilerleyebilir ve çocuk sahibi olmayı engelleyebilir. Bu sendrom ilk evrelerde belirti vermez ya da çok hafif şekilde belirtileri olur. Bu belirtiler; adet düzensizliği, kilo artışı, vücutta aşırı tüylenme, menstrual dönem dışı kanamalar, çocuk sahibi olamama, sesin kalınlaşması, saç dökülmesi, ciltte lekelenmeler ve sivilceler şeklinde sıralanabilir. Bu sendrom çoğu zaman 13-19 yaş arasındaki genç kızlarda görülse de daha ileriki yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir.

Polikistik over sendromuna sahip kadınların beslenmelerine özen göstermesi önemlidir. Bazı besinler bu rahatsızlığın etkilerini artıracaktır. Öncelikle bu sendromu taşıyanların karbonhidrat ve protein dengesini sağlamalıdır. Bu iki değerden biri daha az ya da fazla olursa kilo alımı meydana gelecek ve yumurtaların sağlığı bozulabilecektir. Genellikle yüksek lifli besinlerin tüketilmesi önerilmektedir. Müsli, polikistik over sendromuna sahip kadınların tüketebileceği en güzel besinler arasındadır. Yeşil bitkiler, esmer bakliyatlar da önerilmektedir. Polikistik over rahatsızlığı olanların ani doygunluk hissi veren şekerlerden ve karbonhidratlardan uzak durması önemlidir. Bu beslenme şekli rahatsızlığın olumsuz etkilerini artırıcı olacaktır.

Polikistik over hastaları öğün aralıklarını kısa tutup sıklaştırmalıdır. Uzun saatler boyunca aç kalmak bu hastalar için olumsuzdur. Çünkü polikistik over kan şekeri düzeyini ani şekilde düşürüp çıkarabilmektedir. Olası bir kan şekeri düşmesini engellemek açısından sadece bir meyve de olsa öğünler sıklaştırılmalıdır. Ayrıca rafine şeker içeren gıdalardan, ambalajlanmış ürünlerden mutlaka uzak durulmalıdır. Bu ürünler hem sağlığı tehdit edici hem de kilo alımını kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Bu hastalar beslenme tavsiyelerine uymaları halinde olumsuz etkileri daha hafif düzeyde yaşamış olacaklardır.

Parasomnia (Gece Terörü) Hayatı Nasıl Etkiler?

Yaygın olarak kabus olarak bilinen parasomni; Bu bir tür uyku bozukluğudur. Bunlar, uyku veya uyanma sırasında meydana gelen istenmeyen olaylarla ilişkili deneyimlerdir. Bu özellikle erken evrelerde sorun teşkil etmese de ilerleyen evrelerde insanların uyku kalitesinde ve yaşam standartlarında düşüşe neden olabilir. Sağlıklı uyku şöyle olmalıdır; Bu tıbbi olarak REM uykusu ve NREM uykusu olarak tanımlanır. REM uykusu sırasında mevcut göz bebekleri çok hızlı hareket eder, vücut hareketsizdir ve kalp atış hızı artar. Bazen fiziksel belirtiler de olabilen kabuslar, ataklar sırasında kişiyi uyanık tutar. Davranış ve görünüm normal görünse de, parasomniler gece terör saldırısı sırasında ne yaptıklarını veya yaşadıklarını hatırlamazlar.parasomnia nedir, parasomnia ne demek, parasomnia etkileri

Parasomnia (gece korkusu) atağının nedenleri nelerdir?

Derin uyku sırasında kişi aniden yataktan fırlar, genellikle korkar, terler, nabzı artar, çığlık atabilir, yemek yiyebilir, dışarı çıkıp davranabilir, hayatını tehlikeye atabilir. Parasomni aileden genetik olarak bulaşabilir, çocukluktan sonra veya daha sonraki yaralanmalardan sonra ortaya çıkabilir. Bazı parasomnia atakları kişiden kişiye değişebilir. Bazı ataklar üzüntü ve stres tarafından tetiklenirken, bazılarının atakları çeşitli nedenlere dayanabilir. Ateş, kullanılan bazı ilaçlar ve ara sıra stres gibi çeşitli nedenler, bir kişiyi bir gecede terör saldırısına itebilir. Bir uzman yardımının kesinlikle gerekli olduğu gece nöbetleri, kişinin normal hayatını ciddi şekilde etkileyebilir.

Parasomnia (gece terörü) hakkında bilmeniz gerekenler;

Ailenizden biri bir gecede terör saldırılarına maruz kalırsa, bazı önlemler almanız gerekebilir. Özellikle çocuklarda uyku bozukluğu parasomnisi, ebeveynlerden ciddi önlemler gerektirecektir. Bu kişiden kişiye değişmekle birlikte, altta yatan gece terörü, kişinin uyku sırasında nöbetlere neden olan dönemlerde uyanık gibi davranması, ancak bilinçli olmadığı için uyku halinin devam etmesidir. Gün içerisinde fiziksel ve zihinsel yorgunluktan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Büyük acılar, stresler ve travmalar yaşadıktan sonra, gece terör saldırıları geri dönecek ve kişinin zihinsel normale dönmesiyle sonuçlanacaktır. Ancak bu atak dönemi değişebilir. Geceleri uyku sırasında meydana gelen bir saldırı; Bu birkaç dakikadan yarım saate kadar sürebilir. Bu ataklar genellikle uykuya daldıktan sonraki ilk 2-3 saat içinde ortaya çıkar. Genel olarak her gece aynı saatte ortaya çıkan nöbetleri önlemek için nöbetin başlamasından 15 dakika önce kişiyi uyandırmak faydalı olabilir. Bir parasomni atağının nedenleri ortadan kalktığında ortadan kalkar ve bir sonraki tetikleyici duruma kadar ataklar oluşmaz.

Gece korkusu normal hayatı nasıl etkiler?

Uyku düzeni ve kalitesi tamamen değişen kişiler, ertesi gün hiçbir şey hatırlamasalar bile, yeni bir güne başlamadan uyandıklarında kendilerini uykusuz ve yorgun hissedeceklerdir. Uyku, gece boyunca düzenli aralıklarla kesildiği için vücut ihtiyacı olduğu kadarını alamayacak ve bu da başta metabolik bozukluklar olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açabilmektedir.

Ataklar sırasında yemek yeme eğiliminde olan kişiler sabah uyandıklarında mide problemleri yaşayabilirler. Uyandığında kendini çok tok hisseden kişiler bazen güne mide bulantısı ile başlayabilirler.

Gece nöbetinde yatağı tuvalete tercih edenler, evi terk edenler, sebepsiz yere korku ve kaygı belirtileri gösterenler, hatta eve şiddet uygulayanlar olabilir. Bir gece saldırısı sırasında; Yanında uyuyan kişiyi boğmaya çalışan ve uykusunda sevişerek hatırlanmayan parasomniler de vardır. Şiddeti ve sıklığı kişiden kişiye değişebilen gece terör saldırıları uzun süre devam ediyorsa uygun bir uzmana danışmanızı öneririz.

Vücuttaki Sıvı Kaybını Önleme

Vücudun sağlıklı aktiviteler için ihtiyaç duyduğu sıvı seviyeleri düştüğünde, bir takım sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Su, kan, organlar, kaslar ve kemikler için gereklidir. Hayati fonksiyonların devamlılığını sağladığı ve vücuttaki atık ürünlerin atılmasına yardımcı olduğu için gün boyunca düzenli olarak su tüketmeliyiz. İshal, bulantı, kusma, yüksek ateş ve aşırı terleme vücutta sıvı kaybının sebeplerinden bazılarıdır. Sıvı ihtiyacımızın yarısı, tükettiğimiz besinlerle karşılanırken, diğer yarısı da gün boyunca tükettiğimiz su miktarı ile karşılanır. Bireylerin günlük sıvı ihtiyacı kişiden kişiye değişebilir. Ortalama hesaplama 30 metreküptür. Kişi başına kilogram başına bakın. olarak hesaplanır. Özellikle egzersiz yaptığınız günlerde sıvı alımınızı biraz artırmanız gerekebilir. Ayrıca besinleri beslenme programınızda muhafaza ederek vücudunuzdaki sıvı kaybını önleyebilirsiniz.sıvı kaybını önleme, vücuttaki sıvı kaybını önleme yolları, sıvı kaybı nasıl önlenir

Vücudun sıvı ihtiyacını karşılayan besinler;

Salatalık… Yapısının •’i su olan salatalık düzenli olarak beslenmenize dahil edilirse sıvı kaybının önüne geçilmiş olur. Ayrıca A ve C vitaminleri açısından oldukça zengin olan salatalığı beslenme düzeninize dahil ederek sağlıklı beslenmeye devam edeceksiniz.

Limon…  su içeren limon, vücut sıvılarının kaybını önleyecektir. Özellikle şekersiz limonata ile vücudunuzu sıvılarla destekleyebilirsiniz.

Salata… C vitamini açısından oldukça zengin olan salata, bol su içerdiğinden düzenli olarak tüketilmesi gereken sağlıklı besinlerden biridir. Salatanın •’i sudur. Özellikle açık renkli marulun su içeriğinin daha yüksek olduğunu bilmeli ve dikkatli seçmelisiniz.

Kavun… ’ı su olan kavun, yüksek oranda potasyum ve C vitamini içerdiği için oldukça sağlıklı bir meyvedir. Kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olarak susuzluğu giderir ve sıvı kaybını önler.

Domates… İçeriğindeki likopen sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinen domates, vücuttaki sıvı kaybını da önlemeye yardımcı olur. •’i su olan domates vücut sağlığı için oldukça faydalıdır.

Çilek… Kalp damar hastalıklarını etkili bir şekilde önleyen çilekler aynı zamanda zengin bir C vitamini kaynağıdır. Çilek, ’ın üzerinde su içeren yapısı sayesinde lifli bir meyve olduğu için uzun süre tok kalmanıza da yardımcı olur. Hem sağlığa faydalı hem de sıvı kaybını ortadan kaldıran çilek, düzenli olarak tüketilmesi gereken meyveler arasında yer almaktadır.

Yoğurt… Ferahlatıcı özelliği olan yoğurtun €’i sudur. Yararlı bakterilerin bağırsak düzenleyicisi olmasının yanı sıra kemikler, dişler, kaslar ve sinir sistemi ile ilgili olarak da son derece etkili bir rol oynar. Yoğurt tüketmeyi alışkanlık haline getirirseniz vücudunuzdaki sıvı kaybını büyük ölçüde önlemiş olursunuz.

Biber… Biber, içerdiği yüksek A ve C vitamini nedeniyle vücuttaki susuzluk hissini engeller. Düzenli olarak tüketmemiz gereken besinlerden biridir, sağlıklı hücre fonksiyonunu destekler ve ’ın üzerinde su içerir.

Hafif ila orta derecede dehidratasyon belirtileri;

Aşırı uyku isteği ve fiziksel yorgunluk hissi

Ağız kuruluğu ve yapışkan dudaklar

İdrarda gözle görülür bir azalma

Gözyaşı yok, gözyaşında gözyaşı yok,

Açıklanamayan ve kötüleşen baş ağrıları

Normal düzeyde tuvaleti kullanmada zorluk ve kabızlık,

Baş dönmesi veya ani bayılma

Yetersiz terleme ve azalmış terleme.

Alerjik Astım ve Koruyucu Önlemler

“Bronş” adı verilen hava yolu sistemi, soluduğumuzda akciğerlere aldığımız havayı verir. Bazı durumlarda, tahriş edici maddeler nedeniyle bronşlar aşırı derecede kasılır. Bu hava yolları daraldığında nefes almak ve nefes vermek zorlaşır. Nöbetler sırasında meydana gelen bronşiyal kasılmalara astım denir. Astım kronik bir bronş hastalığıdır.

Astımlı insanlar belirli koşullara daha duyarlıdır. Bu durumlar hırıltı ve öksürük gibi semptomlara neden olur. Özellikle yaygın bir çocukluk hastalığı olan astım, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5’ini ve çocukların yaklaşık yüzde 10’unu etkileyerek sağlıklı yaşam düzeylerini düşürür.alerjik astım nedenleri, alerjik astım tedavisi, alerjik astım neden olur

Hangi Koşullar Astıma Neden Olur?

Astım gelişiminde bir dizi çevresel ve genetik faktör önemli rol oynamaktadır. Bu faktörler kronik hastalıkların veya astım ataklarının gelişmesine neden olur. Ailesinde astım öyküsü olan kişilerde diğerlerine göre daha yüksek risk faktörü vardır.

Öte yandan alerjik faktörlerin de astımda büyük rolü vardır. Bazı insanlar belirli maddelere karşı daha hassastır. Bu maddeler çiçek ve ev tozu, hayvan kılı, bazı böcek türleri vb. Bu böcekler nemli ortamlarda yaşar ve astıma önemli bir katkıda bulunur. Nem ayrıca astım için bir tetikleyicidir. Mevsimsel değişiklikler, özellikle soğuk hava astım atağını tetikleyebilir. Bazı kimyasallar solunum yollarını tahriş eder. Daha doğrusu bazı maddeler vücutta kimyasal reaksiyona neden olur. Kirli hava ve sigara dumanı ve parfüm gibi güçlü kokular astıma neden olur. Sağlıklı bir yaşam tarzının temel gereksinimlerinden biri olan egzersizi astım hastalarının yapması oldukça zordur. Bu, zaten mücadele ettikleri nefes almalarını zorlaştırır ve astım krizini tetikleyebilir.

Alerjik astıma neden olan durumlar

Alerjik astım, serbest havadaki alerjenler tarafından tetiklenebilir. Alerjenler, vücut tarafından salgılanan ve alerjik astıma neden olan “IgE” maddesinin aşırı üretimine neden olur. Vücuttaki aşırı IgE, akciğerlerdeki hava yollarını daraltabilen bir dizi reaksiyonu tetikleyebilir. Toz, polen, hayvan tüyü, nem/küf, güçlü kokular ve bazı gıdalar alerjik astımın en iyi bilinen nedenlerinden bazılarıdır. Bu tür alerjik astıma neden olabilecek maddelere dikkat edilmeli ve bu tür ortamlardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

Pudra

Ev tozu, akar alerjenleri hemen hemen her evde bulunur. Hemen hemen tüm ev eşyalarında (halılar, döşemeli mobilyalar, perdeler, yastıklar, battaniyeler vb.) akar bulunur. Görünüşte zararsız olan bu küçük böcekler, astıma bağlı nefes darlığı ve şiddetli öksürme/hapşırma gibi rahatsız edici durumlara neden olur.

Polen

Ağaçlardan ve bitkilerden gelen polenler alerjik astıma neden olur. Özellikle ilkbaharda ortaya çıkan polen, ılıman iklimlerde tüm yıl boyunca havadadır. Bu yayılma dönemlerinde astım hastaları haftalar ve aylarca artan şikayetler yaşayabilir.

Hayvan Tüyü

Astım; idrar, dışkı, tükürük, saç veya hayvan kürkünden kaynaklanabilir. Onlarla sadece evinizdeki bir evcil hayvan yüzünden karşılaşmazsınız, ziyaret ettiğiniz yerlerde bir evcil hayvan varsa ya da evcil hayvan daha önce buralarda olmuşsa onlar da aynı etkiyi yapacaktır.

Nem / Küf

Küf hemen hemen her nemli ortamda ortaya çıkabilir. Evlerde ahşap zeminlerde, halılarda ve duvarlarda oluşabilen küf, havaya küçük sporlar salar. Bu görünmez sporlar alerjik astıma neden olabilir. Tuvalet, banyo gibi su ve buharla temas eden yerlerin düzenli olarak küften temizlenmesi gerekir.

Güçlü Koku

Temizlik ürünleri, kolonya ve parfüm gibi güçlü kokulu birçok maddenin kokusu astım semptomlarını tetikleyerek astım semptomlarına neden olabilir.

Gıda

Alerjik astım ataklarının çoğu gıda alerjilerinden kaynaklanır. Astıma neden olan en ünlü yiyecekler fındık, kabuklu deniz ürünleri, süt ve süt ürünleridir. Ayrıca kişiden kişiye farklılık gösterebilen birçok gıda da alerjik astıma neden olabilir. Gıda alımına bağlı astım atakları çok ciddiye alınmalıdır; Bazı durumlarda, bu sonuçlara ve hatta ölüme yol açabilir. Hangi gıdalara alerjiniz olduğunu öğrenmek için alerji testi yaptırabilirsiniz.

Evlat Edinme Sürecinde Yaşananlar

Evlat edinme, evlat edinmeye uygun bir çocuk ile evlat edinmeye hak kazanan kişi veya eşler arasında hukuki bağların tesis edilmesi suretiyle ana-baba-çocuk ilişkisinin kurulmasıdır. Diğer bir yaklaşım, evlat edinme, evlat edinen ebeveyn ile çocuk arasında yeni ve kalıcı bir ilişki yaratmaktır. Bu gerçekleştiğinde, evlat edinilmiş bir çocuk ile ailede doğan bir çocuk arasında yasal bir ayrım olmayacaktır.evlat edinme, evlat edinme süreci, nasıl evlat edinilir

Değerlendirme faktörleri

Benimseme sürecinde değerlendirilmesi gereken birçok faktör vardır ancak en temel şekilde değerlendirilmesi gereken durumları ve nitelikleri sorgulamayı da göz ardı etmemek önemlidir;

  1. Mali yeterliliğin mevcudiyeti

Evlat edinme, koruyucu aile olma ve çocuğun aile birleşimi sırasında ve sonrasında evlat edinme ve yaşama masraflarını karşılayabilme sürecinde, ebeveynlerin maddi yeterliliği; yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önemlidir.

  1. Tıbbi ve ruh sağlığı ihtiyaçlarının karşılanması

Koruyucu ailelerden evlat edinilen bir çocuğun tıbbi ve zihinsel sağlık bakım masraflarını karşılamak için ebeveynlere farklı düzeylerde yardım sağlayan kurum veya kuruluşlar olabilir. Evlat edinilen bir çocuğun yardımlı veya yardımsız tıbbi ve ruh sağlığı ihtiyaçları en temel ihtiyaçlar arasında yer alacaktır.

  1. Eğitim desteği sağlamak

Çocuğunuzun eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve özellikle yüksek öğrenimini planlamak için; Ebeveynlerin iyi bir gelecek sağlamak için çeşitli kaynaklar oluşturabilmeleri önemlidir.

  1. Duygusal ihtiyaçları ele almak.

Ailenize alacağınız çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, her çocuğun ihtiyaçlarını koşulsuz sevgi ve destekle karşılamak gibi olacaktır. Bununla birlikte, evlat edinilen çocuğa geçmiş travma ve kayıp nedeniyle yardım etmek için zihinsel olarak da hazırlanmanız gerekir.

Evlat edinmenin duygusal yönü

Evlat edinme sürecinde, çocuğun ve ebeveynlerin evlat edinme konusunda karışık duygulara sahip olması doğaldır. Aynı zamanda, “ebeveynlerim benim ebeveynlerimdir”, koruyucu çocuklar için gelenekseldir ve biyolojik ailelerinin kimliği hakkında daha fazla bilgi edinme arzusu erken yaşta ortaya çıkmayabilir.

Öte yandan, doğum tarihleri   hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen çocuklar için de tipiktir. Çoğu zaman en büyük merak, biyolojik ebeveynlerin neden çocuklarını farklı ailelere gönderip evlatlık vermek istedikleridir. Özellikle günümüzde birçok tıbbi problemde genlerin oynadığı rolün kabul edilmesiyle birlikte, birçok insan onların sağlıkla ve diğer önemli hikayelerle olan bağlantılarını bilmek isteyebilir. Çocukların biyolojik aileleriyle ilgilenmeleri, koruyucu ailelerini sevmedikleri veya onlara yakın hissetmedikleri anlamına gelmez. Oldukça keskin bir şekilde hissedilebilen bu öğrenme ihtiyacı, çocukların gelişiminin normal bir parçasıdır. İnsanlar genellikle biyolojik ailelerini öğrenerek ve hatta onlarla tanışarak onlar hakkında daha fazla bilgi edinmek isterler.

Bazı insanlar için genel olarak evlat edinme hakkında konuşabilecekleri kişileri bulmak zor olabilir ve zaman alabilir. Bir aile üyesi, arkadaş veya danışman olsun, konuşacak güvenilir insanlar bulmak, süreçle ilgili gerçekleri anlamanıza kesinlikle yardımcı olacaktır.

Biyolojik aileleri aramaya karar vermek zor bir zaman olabilir. Bu karar verildikten sonra, kendinizi ve ailenizi herhangi bir duygusal duruma hazırlamanız önemlidir. Biyolojik ailelerin incelenmesinin hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Beklentilere ve umutlara tutunmak yerine kendinize doğru olanı yaptığınız sürece attığınız her adım, verdiğiniz her karar gibi işinize yarayacaktır.

Prostat kanseri tedavisi nasıl yapılır?

Prostat kanseri tespit edildikten sonra hastalığa bağlı faktörler (evre, prevalans) ve hastaya ait faktörler (genel durum, yaş, komorbiditeler) dikkate alınarak tedavi planlanır.

Prostat kanseri ameliyatsız tedavi edilebilir mi?

Prostat kanseri tedavisi; Ameliyat, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi olabilir. Tedavi şekli hastanın durumuna ve genel durumuna göre belirlenir.prostat kanseri, prostat kanseri belirtisi, prostat kanseri tedavisi

Günümüzde en sık kullanılan prostat kanseri tedavisi nedir?

Günümüzde prostat kanseri tarama testlerinin kullanımının artmasıyla birlikte erken evrede teşhis edilebilmektedir. Çevreye yayılmamış erken evre (lokal) prostat kanserinde en sık kullanılan tedavi cerrahi tedavidir. Gerekirse hormon tedavisi veya radyasyon tedavisi ile kombine edilebilir.

Aktif izleme

  1. evrede prostat kanseri yavaş ilerler, bazen hiçbir belirti göstermez veya sağlık şikayetlerine neden olur. Bu aşamada doktorunuz PSA seviyeleri, rektal muayeneler, ultrason taramaları gibi yöntemlerle kanserin ilerlemesini takip eder. Aynı zamanda tümörün yayılma riski değerlendirilir (skor).

Aktif sürveyansın amacı, gerekirse tedaviyi kaçırmamak için yavaş ilerleyen, düşük riskli hastaları izlemektir. Bu, bir grup hastanın gereksiz yere tedavisini önler.

nano bıçak

Nanoknife tekniği (“nanofiber” olarak telaffuz edilir) klinik olarak küçük tümörler olarak adlandırılan küçük hacimli, düşük riskli prostat kanserlerini tedavi etmek için kullanılmaya başlandı. Bazı karaciğer ve pankreas tümörleri için de kullanılan bu yöntem prostat kanseri tedavisinde de güvenle kullanılmaktadır.

Nanoknife tekniğinde ultrason kullanılarak prostatta tümör çevresine 3-4 özel elektrot yerleştirilir ve bu elektrotlar çok yüksek dozda (örn. 3000 volt – 50 amper) seri halde yerleştirilir; ancak kısa süreli bir elektrik akımı sağlanır. Bu alanda bir elektromanyetik alan oluşur ve hücre duvarının geçirgenliği sürekli olarak artar. Böylece tümör hücreleri canlılıklarını kaybederler.

Bu yöntem dokularda ısı değişikliğine neden olmadığı için sinirlere ve üretraya (mesaneden çıkıp prostattan geçen tübüler yapı) yakın tümörlere uygulanabilir.

Bu yöntemle tedavi edilecek hastalar özenle seçilmelidir. Bir grup hastada kullanılabilen ve genellikle aktif olarak takip edilebilen bir tedavidir.

İşlem sonrası prostatta sadece kanser hücreleri yok edildiğinden ileride prostat dokusunun başka bir bölümünden kanser gelişme riski vardır. Bu durum gelişirse hastaya medikal (ameliyat, radyasyon tedavisi) tedavisi planlanır. Yani bu yöntem medikal tedaviye ihtiyaç duyabilecek hastalarda bu tedavinin olabildiğince geciktirilmesini sağlar. Böylece tedaviden kaynaklanabilecek bazı yan etkilerin geciktirilmesi amaçlanır.

Prostat Kanseri Cerrahisi – Radikal Prostatektomi

Yayılmayan prostat kanserinin tedavisinde prostatın ameliyatla alınmasıdır. Bu operasyona radikal prostatektomi denir. Radikal prostatektomi geçirmiş düşük dereceli tümörleri olan hastaların 10 yıllık hastalığa özgü sağkalım oranı %90’ın üzerindedir. Prostatı çıkarırken idrarı tutan yapılara zarar vermemek ve sinirleri korumak önemlidir.

Robotik cerrahi ne anlama geliyor?

Robotik cerrahi, da Vinci adlı bir robot kullanılarak laparoskopik (kapalı) operasyonların üç boyutlu bir görüntü altında yapılmasıdır. Laparoskopik olarak yapılabilen birçok ameliyat (ürolojik, genel, jinekolojik vb.) bu yöntemle yapılabilmektedir.

Robotik cerrahide cerrahın işlevi nedir?

Robotik cerrahi denilince, operasyonun robot tarafından yapıldığına dair bir yanılgı var. Ancak operasyon bir robot tarafından değil, cerrahın kendisi tarafından gerçekleştirilir.

Meme Kanseri Tanısında Görüntüleme Teknikleri

  1. Mamografi

Düşük doz X ışınları kullanan mamografi, meme görüntülemede birincil görüntüleme tekniğidir. Mamografi, meme kanserini tespit etmek için en erken görüntüleme ve tanı yöntemidir. Bu, memenin fotoğrafını çekebilen bir tür röntgen cihazı olarak açıklanabilir. Mamografinin amacı meme kanserini erken evrede tespit etmektir, çünkü meme kanseri ne kadar erken teşhis edilirse o kadar başarılı tedavi edilebilir. Günümüzde bilinen standart mamografi yöntemine ek olarak başta dijital olmak üzere çeşitli mamografi teknolojileri kullanılarak hizmet verilmektedir. Dijital mamografi yaygın olarak kullanılmaktadır.meme kanseri, meme kanseri tanısı, meme kanseri görüntüleme teknikleri

Bir mamogram görüntüsü elde etmek için meme, görüntü sensörü ile kompresyon plakası arasında hafifçe sıkıştırılmalıdır. Klasik bir mamogramda her memenin ön ve yan tarafından iki farklı duruş görüntüsü alınır. Şüpheli açma, alanı daha iyi görselleştirmek ve teşhis etmek için ek görüntüler gerektirebilir.

Göğüs kompresyonunun amacı:

– Meme hareketlerini engellemek ve kaliteli bir görüntü elde etmek için

– Daha az röntgen ile sonuçlanan azaltılmış meme kalınlığı

– Memedeki örtüşen dokuyu ortaya çıkararak olası tanı hatalarını önlemek.

Mamografi öncesi nelere dikkat edilmelidir?

Modern ve yüksek teknoloji ürünü bir mamografi makinesinde, yüksek kaliteli bir görüntü elde etmek için yeterli sıkıştırma yapılır. Bu durumda, hasta genellikle sadece biraz baskı hisseder, ancak ağrı hissetmez. Genel göğüs ağrısı durumunda muayenenin adet döngüsünün ikinci haftasına yani kanama durduktan bir hafta sonraya aktarılması rahatsızlık hissini en aza indirir. Mamografi sırasında meme ve koltuk altı bölgesine pudra, deodorant, simli krem   gibi kozmetikler sürülmemelidir. Bu maddeler şüpheli görüntüler oluşturabilir ve tanı hatalarına neden olabilir.

Dijital mamografi nedir?

Dijital mamografi önemli ve vazgeçilmez bir meme görüntüleme yöntemidir. Klasik mamografiden farkı, görüntünün dijital kameralarda olduğu gibi bir dedektör kullanılarak dijital olarak elde edilmesidir. Bu görüntü meme radyografları tarafından mamografi için özel olarak tasarlanmış görüntüleme ekranlarında incelenir ve istenirse film üzerine basılabilir.

Dijital mamografinin faydaları nelerdir?

“Bu, radyasyon yoğunluğunu azaltır: Dijital mamografinin en büyük avantajı, radyasyon dozunun geleneksel mamografiden ortalama yüzde 30 daha düşük olmasıdır.

– Kalsifikasyon odakları olan kalsiyum birikintilerinin radyografileri. Dijital mamografi, meme kanserinin erken ve erken evrelerini ifade eden mikrokalsifikasyonları (küçük kireçlenme odakları) tespit etmede yadsınamaz bir üstünlük sağlar.

– Görüntüler ekranda işlenebildiği için hastadan bazı ek görüntülere ihtiyaç duyulmaz. Böylece yeni maruziyet nedeniyle hastanın tekrar maruz kalmasını engeller.

– Her zaman aynı kalitede standart görüntüler elde edebilirsiniz.

– Geleneksel mamogramlara kıyasla daha az meme kompresyonu nedeniyle daha iyi görüntüler elde edilebilir.

– Görüntüler arşivlenebilir.

– Farklı merkezlere göndererek uzmanların tartışmasını sağlar.

– Şüpheli alanları algılar: CAD (Bilgisayar Destekli Algılama) adlı programı kullanmanızı sağlar. “Üçüncü göz” olarak da adlandırılan CAD, filmlerdeki şüpheli alanları işaretler ve radyoloğun bu alanları yeniden incelemesini sağlar. Bu şekilde, daha az belirgin olan kanser belirtilerine dikkat edebilirsiniz.

Dijital mamografi kimlere sunulur?

– Henüz menopoza girmemiş veya yeni girmiş 50 yaş altı kadınlar,

– Meme değerlendirmesini kolaylaştırdığı ve meme kanserini tespit etmede standart mamografiden daha etkili olduğu için meme yapısı yoğun (yani süt üreten dokulardan zengin) olan kadınlar

Meme ameliyatı geçirmiş veya meme protezi olan ve bu nedenle değerlendirilmesi zor olan kadınlara önerilir.